...
II
Gazzeli Yusuf, oğlum, keder de aynı dili konuşuyor
dünyanın her yerinde,
umut da aynı dili konuşuyor,
tıpkı nefretin ölümün dilini
sevginin hayatın dilini konuşması gibi,
tarihin her döneminde...
ben, yeryüzünün yaşlı şairlerinden biri,
taşların, otların, kuşların dilini
çözmüş sanırdım kendimi.
ama Gazzeli çocuklar üstüne
insanların kendi diliyle konuşmaya başladığımda
titriyor, boğuklaşıyor sesim
ve orada bombalanan okullardan,
yıkılan hastanelerden, yerle bir edilen
vicdanın yıkıntıları arasından yükselen
katıksız, falsosuz ve Gazze gibi de haklı sesini
çıkarmakta zorlanıyorum, insan yüreğinin.
çıkarsam da, tutturamıyorum rengini, tınısını,
bir ucu insana, öteki tanrıya varan o sesin.
tuttursam da, duyurmakta zorlanıyorum onu,
yeryüzünün öteki çocuklarına
çünkü bakıyorum, onlardan kimi
kulaklarına kulaklık geçirmiş,
bilmem hangi rakçının
özgürlüğü, demokrasiyi öven
savaş aleyhtarı şarkılarını dinliyor
dinlesin, diyeceksin,
dinlesin, güzel değil mi, iyi değil mi?
kimi dağlarda koyun, keçi otarıyor,
otarsın, bu da güzel, bu da iyi!
kimi sinemada, kimi luna parkta, kimi okulda,
kimi dileniyor sokakta,
kimi mendil, kimi simit satıyor,
kimi ilahi söylüyor bir tapınakta,
pek azı bilgisayar başında,
pek pek azı da bilgi-hüner peşinde v.b.
bunların hepsi güzel,
hepsi güzel ve iyi,
oyunun, oyun olması için de gerekli.
ama, onlar bu güzel ve olağan işleri yaparken,
Gazze’de, sizin orada, bunların hiç birini
hiç birini yapmanıza izin vermeyen
çocuk katillerini, anne katillerini
ve seni düşündükçe, oğlum,
seni ve kardeşlerini,
ben yeryüzünün hüzün şairi,
sormak geliyor içimden:
biz, bütün bir insanlık,
‘birleşmiş milletler’, birleşmiş mücrimler,
cin taifesi, melek taifesi,
şeytan ve Yüce Tanrı,
hangi oyunu oynuyoruz bu tiyatroda,
hangi oyunu, onlarca yıldır,
hangi oyunu, böyle kan revan içinde?
bu kadar bebek ölüsüyle,
bu kadar çocuk ölüsüyle,
bu kadar anne ölüsüyle,
bu kadar seyirciyle
ve bu kadar sessizlikle…
gökleri dolduran bu sessizlikle,
cenneti, cehennemi, ârafı,
yerin altını, yerin üstünü
kana boyayan bu sessizlikle
hangi oyunu oynuyoruz,
hangi oyunu, tekrar tekrar,
hangi oyunu, bu cehennemde?
...
Cahit Koytak